Bilindiği kadarıyla ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı ilk askeri yaptırım 11 Aralık 1974’te başladı. Görünürdeki gerekçe 20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs harekâtıydı. Asıl neden başkaydı.
ABD Kongresinin Türkiye’ye askeri silah ve malzeme satışını kesme kararı almasının asıl nedeni, iş başındaki Bülent Ecevit-Necmettin Erbakan (CHP-MSP) koalisyonunun 12 Mart 1971 darbesi ardından askeri yönetimin tercihiyle kurulan Nihat Erim “teknokrat” hükümetinin getirdiği haşhaş ekim yasağını kaldırmasıydı. Amerikalılar kendi çocuklarının uyuşturucu alışkanlığının faturasını Türk çiftçisine kesiyorlardı.
Meraklısı İçin Darbeler Kitabını yazarken daha iyi anladığım konular arasında 12 Mart Muhtırası ile çekilmeye zorlanan Süleyman Demirel’in ABD ile ters düştüğü konular arasında haşhaş yasağı talebine karşı çıkması olduğu bulunuyordu. Artık 12 Eylül 1980 askeri darbesinin bir numaralı kararının ABD’nin talebi uyarınca Yunanistan’ın -Kıbrıs müdahalesi ardından çıktığı- NATO’nun askeri kanadına dönüş onayı olduğu az çok biliniyor. Ama 12 Mart hükümetinin ilk kararlarından birinin haşhaş yasağı getirmek olduğu pek bilinmiyor.
ABD yaptırım siyaseti sayesinde
ABD aslında silah sevkiyatını fiilen Kıbrıs harekâtının başlamasıyla durdurmuştu. Özellikle hava kuvvetleri çok zor durumda kaldı.
ABD’nin Sovyetler Birliğine karşı NATO’nun Güney Kanadını tutan müttefikini haşhaş ekiminde dize getirmek amacıyla uyguladığı bu geniş kapsamlı yaptırım uygulamasının sonucu ne oldu biliyor musunuz?
Türkiye’nin kendi savunma sanayiini kurmaya -Cumhuriyetin kuruluş döneminden sonra- yeniden uyanması oldu.
En basitinden el telsizi bile ABD’den alınıyordu. Önce Askeri Elektronik Sanayii, ASELSAN’le işe başlandı. Daha önce kurulmuş ama hiçbir şey yapmayan TUSAŞ canlandırıldı. Turgut Özal döneminde Türkiye’de F-16 yapımına başlanması o altyapı sayesinde oldu. Nurol, Otokar gibi özel girişimler zırhlı araç yapımına başladı.
2000’lerin başında ABD Kongresi Türkiye’ye PKK ile mücadelede kullanması için 2 (yazıyla iki) Predator SİHA satma izni vermedi. O sayede Türkiye bugün hem kamuda TUSAŞ ve özel sektörde Baykar ve diğer şirketlerce kendi dronlarını yapıyor ve orada Aselsan, Havelsan tarafından imal edilen elektronik savaş gereçleriyle Roketsan’ın ürettiği cephaneyi kullanıyor; dışarıya da satıyor.
İran ve Rusya yaptırımları
ABD yaptırım siyaseti 1979 İslâm Devriminden bu yana İran’a karşı devrede; dile kolay 40 yıl. İran zaten başta kendi yönetim zafiyetleri nedeniyle ama bu yaptırım siyaseti nedeniyle de hak ettiği yerde değil, bu doğru. Peki, bu durum İran’ın pes etmesine mi yol açtı? Öte yandan İran hâlâ Japonya, Çin, Hindistan gibi sanayi devlerine petrol satmaya devam ediyor, çünkü ihtiyaç var. Peki, İran elinde devrim öncesinde kalan Amerikan uçaklarını hâlâ nasıl, hangi yedek parçayla uçuruyor? Hiç düşündünüz mü? Karaborsa ve yan sanayii üretimi yaptırım tanımıyor.
Rusya’ya 2014’te Kırım’ı işgaliyle başlayan yaptırımlar 2022’de başlattığı topyekûn Ukrayna saldırısıyla genişlerdi; sadece ABD değil, Avrupa Birliğini de kapsadı. Rusya’nın ABD ve AB ülkelerindeki bankalarda bulunan parasına el konularak, Ukrayna’ya gönderilecek silah alımı gerekçesiyle ABD ve birazı da İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batı Avrupa silah şirketlerine aktarılıyor.
Ama bu yaptırım Rusya ve Rusya’dan petrol ve gaz satın alan ülkeleri yeni arayışlara itti.
Çin, Hindistan ve AB
Rusya, Çin’e ikinci petrol ve gaz nakil boru hattı projesini Moğolistan üzerinden -ayni ABD’nin fiziki olarak elinin uzanması çok zor olan- bir coğrafyada inşa ediyor.
Rusya ve Çin zaten ABD karşıtı kampta diyecek olanlara bir de Hindistan örneği verelim. Hindistan’ın Mumbay limanından yola çıkıp, İran’ın Bender Abbas limanında demiryoluna bağlanıp Azerbaycan’ın başkenti Bakü üzerinden Moskova ve Rusya’nın Baltık kıyısındaki St. Petersburg limanına ulaşan 7200 kilometrelik Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (INSTC) örneğini verelim. Kızıldeniz, Akdeniz, Atlantik ve Kuzey Denizi yoluyla 45 gün süren kargo taşımacılığını yarıdan az süreye indiriyor.
Yani artık çağdışı kalmış yaptırım politikalarına rağmen, su akıp yolunu buluyor.
Bir nokta daha var. Rusya’ya yaptırım siyasetinden en zararlı çıkanlar AB ülkeleri, özellikle de Almanya. Bu nedenle Rusya’dan Kuzey Akım’dan gelen doğal gaz yerine başka kaynak arayışına girdiler ve Almanya’da, başta otomotiv olmak üzere yatırımlarına kilit vurdular.
Bence yakında onlar da duruma çoktan uyandılar ama henüz ses çıkarmıyorlar.